uyuşturucu ticareti suçu

UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİ SUÇU

Genel olarak,

Suç ve ceza sübjektif olgulardır. Şöyle ki; gerçekleştirilen bir fiilin suç olup olmadığını ve eğer suç ise karşılığında çekilmesi gereken cezanın miktarını belirleyen, içinde yaşanılan toplumun vicdanıdır. Zira; ‘’kanunsuz suç ve ceza olmaz’’ ilkesi, ceza hukukunun en temel ilkelerinden biridir. Yani, bir fiilin suç olması için öncelikle; kanun koyma kudretini haiz kişilerce o fiilin suç olarak tanımlanması gerekmektedir. Demokratik toplumlarda kanun koyma kudretini halk, kendisi adına belirli bir gruba vermekte ve bu grup da halkın belirli bir kısmının vicdanını yansıtmaktadır. Bu nedenledir ki bugün, bir ülkede uyuşturucu madde kullanımı belirli sınırlar içerisinde suç sayılmazken; ülkemizde uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanımı suç olarak kabul edilmiştir. Bu yazımızda; Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen uyuşturucu madde ticareti suçu, bu suçun cezası ve ceza yargılamasının seyrini değiştirebilen uyuşturucu madde ticareti suçu nedeniyle yürütülen soruşturma aşamasında elde edilen hukuka aykırı delillerden bahsedeceğiz.

Uyuşturucu ticareti suçunda fiil ve fail

Uyuşturucu ticareti suçu, seçimlik hareketli suçlardan biridir. Dolayısı ile kişi, kanun koyucu tarafından belirtilen birden çok fiilden birini gerçekleştirdiğinde uyuşturucu ticareti suçunu işlemiş olacaktır. 

Kanun koyucu tarafından, Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen uyuşturucu ticareti suçunu oluşturacağı belirtilen fiiller şöyledir;

  • Uyuşturucu maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ithal veya ihraç edilmesi
  • Uyuşturucu maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak; ülke içinde satılması, satışa arz edilmesi, başkalarına verilmesi, sevk edilmesi, nakledilmesi, depolanması, satın alınması, kabul edilmesi ve bulundurulması

Uyuşturucu ticareti suçunun faili ise; Türk Ceza Kanunu’nda seçimlik olarak düzenlenen bu fillerden birini gerçekleştiren kişidir.

Uyuşturucu ticareti suçunun cezası

Uyuşturucu ticareti suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun 188. maddesi, bu suçu işleyen kişi veya kişiler için iki ayrı temel ceza öngörmüştür.

  • Uyuşturucunun ithal veya ihraç edilmesi suçunun cezası

Türk Ceza Kanunu’nun 188/1. maddesi; uyuşturucu maddelerin ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ithal veya ihraç edilmesi fiillerinden birini gerçekleştiren fail için, yirmi yıldan otuz yıla kadar hapis ve iki bin günden yirmi bin güne kadar adli para cezası öngörmüştür.

Belirtmek gerekir ki; bu suç için öngörülen cezalar seçimlik olmayıp, fiili gerçekleştiren faile hapis cezası ve adli para cezası birlikte uygulanır. Adli para cezası Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş olup bir gün için belirlenecek ceza 20 TL’den az ve 100 TL’den çok olamaz. Yani uyuşturucu madde ticareti suçunu, bu maddeleri ithal veya ihraç etmek suretiyle işleyen kişi; 20 yıldan 30 yıla kadar hapis cezasının yanında 40.000 TL’den 2.000.000 TL’ye kadar adli para cezasıyla da cezalandırılacaktır.

  • Uyuşturucunun ülke içerisinde ticaretinin yapılması suçunun cezası

Uyuşturucu madde ticareti suçunu; bu maddelerin, ülke içinde satılması, satışa arz edilmesi, başkalarına verilmesi, sevk edilmesi, nakledilmesi, depolanması, satın alınması, kabul edilmesi ve bulundurulması fiillerinden birini gerçekleştirerek işleyen kişi; 10 yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmi bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

Uyuşturucu ticareti suçunda cezayı arttıran haller

Kanun koyucu, bazı hallerde uyuşturucu ticareti suçu için belirlenen temel cezanın arttırılmasını öngörmüştür. Bu haller;

  • Uyuşturucu maddelerin verildiği veya satıldığı kişinin çocuk olması,
  • Uyuşturucu maddelerin; eroin, kokain, morfin, sentetik kannabinoid ve türevleri veya bazmorfin olması,
  • Uyuşturucunun ülke içerisinde ticaretinin yapılması suçunu oluşturan fiillerin; okul, yurt, hastane, kışla veya ibadethane gibi tedavi, eğitim, askerî ve sosyal amaçla toplu bulunulan bina ve tesisler ile bunların varsa çevre duvarı, tel örgü veya benzeri engel veya işaretlerle belirlenen sınırlarına iki yüz metreden yakın mesafe içindeki umumi veya umuma açık yerlerde işlenmesi,
  • Uyuşturucu madde ticareti suçunun; üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi,
  • Uyuşturucu madde ticareti suçunun; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi,
  • Uyuşturucu madde ticareti suçunun; tabip, diş tabibi, eczacı, kimyager, veteriner, sağlık memuru, laborant, ebe, hemşire, diş teknisyeni, hastabakıcı, sağlık hizmeti veren, kimyacılıkla veya ecza ticareti ile iştigal eden kişi tarafından işlenmesi,

Olup; uyuşturucu ticareti suçunun yukarıda belirtilen şekillerde işlenmesi halinde öngörülen temel ceza kanunda öngörülen oranlarda arttırılacaktır.

Uyuşturucu ticareti suçunda cezayı azaltan haller

Kanun koyucu, bazı hallerde ise uyuşturucu ticareti suçu için belirlenen temel cezanın azaltılmasını öngörmüştür. Bu haller;

  • Uyuşturucu madde ticareti suçunun; üretimi resmi makamların iznine veya satışı yetkili tabip tarafından düzenlenen reçeteye bağlı olan ve uyuşturucu madde etkisi doğuran her türlü madde ile işlenmesi,

Olup; bu halde işlenen uyuşturucu ticareti suçunun cezası kanunda öngörülen oranlarda azaltılacaktır.

Uyuşturucu ticaretinde etkin pişmanlık

Kanun koyucu bazı hallerde, sanığın yargılamaya yardım ettiği ve suç işlenmesini önlediği veya işlenen suçun ve faillerinin ortaya çıkarılmasında yardımcı olduğu gerekçesiyle bir suçu işleyen kişilere verilecek cezanın etkin pişmanlık kapsamında tamamen kaldırılmasını veya azaltılmasını öngörmüştür. Buna göre;

  • Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
  • Bu suçlar haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir. 

Yakalanan uyuşturucu maddenin kişisel kullanım sınırları içinde kalması

Uyuşturucu ticareti suçundan söz edebilmek için gerçekleştirilmesi gereken fiilleri yukarıda belirttik. Ancak zaman zaman; üzerinde, eşyalarının arasında, evinde veya işyerinde uyuşturucu madde bulunan kişiler uyuşturucu madde ticareti suçunu değil, uyuşturucu madde kullanma suçunu işlemektedir. 

Yargıtay, adli tıp raporları doğrultusunda verdiği istikrarlı kararlarla; uyuşturucu madde türlerine göre bir kişinin günlük ortalama tüketebileceği uyuşturucu madde miktarını belirlemiştir. Ve bu rapordan yola çıkarak kişisel kullanım miktarları hesaplanmıştır. Buna göre; yakalanan uyuşturucu maddenin belirli miktarların altında olması halinde bu durum uyuşturucu madde ticareti suçunun değil; uyuşturucu madde kullanma suçunun işlendiğine karine teşkil edecektir. 

Ancak uyuşturucu madde ticareti suçunun mu yoksa uyuşturucu madde kullanma suçunun mu işlendiğine karar verilirken dikkate alınan tek ölçüt yakalanan uyuşturucu maddenin miktarı değildir. Bununla birlikte ele geçirilen uyuşturucu maddenin ne şartlarda ele geçirildiği de önemlidir. Örneğin; tek parça halinde yakalanan ve kişisel kullanım sınırları içinde bulunan bir miktar uyuşturucu maddeyle; hassas terazi ve uyuşturucunun pay edildiği birden çok paket ile yakalanan aynı miktardaki uyuşturucu madde farklı suçların konusunu oluşturmaktadır.

Dolayısıyla yakalanan uyuşturucu madde miktarının az olması, uyuşturucu madde ticareti suçunun oluşmadığını anlamına gelmemekte olup; somut olayda yer alan diğer durumların da netleştirilmesi gerekmektedir.

Hukuka aykırı delil ve hukuka aykırı delilin uyuşturucu ticareti suçu konulu ceza yargılamasına etkisi

Ceza muhakemesinin amacı maddi gerçeğe ulaşmaktır. Ancak bu amacın ne pahasına olursa olsun gerçekleştirilmesi anlayışı, hukukun üstünlüğünü benimsemiş demokratik toplumlarda kabul edilmemektedir. Zira amaç maddi gerçeğe ulaşmak olmakla birlikte; maddi gerçeğe ulaşırken izlenecek yollar ve kullanılacak yöntemler hukuka uygun olmalıdır. Aksi halde maddi gerçeğe ulaşmak için toplanan deliller hukuka aykırı delil olarak adlandırılacak olup; ‘’zehirli ağacın meyvesi de zehirli olur’’ ilkesi gereğince toplanan hukuka aykırı deliller hüküm verilirken kullanılamayacaktır.

Ceza yargılamasında hukuka aykırı delil ve hukuka aykırı delilin yargılamaya etkisini ayrıntılı şekilde anlattığımız makalemize göz atabilirsiniz.

Uyuşturucu ticareti suçu nedeniyle yürütülen yargılamalarda deliller toplanırken sıkça rastlanan hukuka aykırı yol ve yöntemlerden bazıları şöyledir;

  • Kolluk tarafından Cumhuriyet savcısının emir ve talimatları alınmadan soruşturma işlemlerine başlanması ve soruşturmanın yürütülmesi
  • Önleme araması adı altında kişi üzerinde, aracında veya kişiye ait eşyalarda adli arama yapılması,
  • El koyma kararı olmaksızın muhafaza altına alınan eşyalar (telefon, bilgisayar vs) hakkında süresi içerisinde el koyma kararı verilmeden bu eşyaların içeriğinin öğrenilmesi,
  • Hukuka aykırı sorgu/ifade alma işlemi neticesinde elde edilen deliller
  • Cumhuriyet savcısının bulunmadığı; konut, işyeri ve diğer kapalı yerlerde, o bölge ihtiyar heyetinden veya komşulardan iki kişi bulundurulmadan arama yapılması,
  • Kolluğun kendi kusuruyla sebebiyet verdiği gecikme nedeniyle hakim kararı olmaksızın arama yapılması

Bu hallerde elde edilecek deliller hukuka aykırı yol ve yöntemlerle elde edilmiş olacağından; yargılama sonucunda kurulacak hükme esas teşkil etmeleri mümkün değildir. Bir başka deyişle; yukarıda belirttiğimiz veya başka hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillere dayanılarak kişinin cezalandırılması mümkün değildir.

Sonuç

Türk Ceza Kanunu; yukarıda belirttiğimiz fiilleri kapsayan uyuşturucu ticaretini suç olarak düzenlemiş ve bu suç için ciddi cezalar öngörmüştür. Ancak bir kişinin suç işlediği gerekçesiyle cezalandırılabilmesi için; kişinin suç olarak tanımlanan fiili işlediğine ilişkin kuşku sınırlarını aşan, hukuka uygun olarak elde edilmiş kesin ve yeterli delil bulunması gerekmektedir. Aksi halde suç işlemekle itham edilen kişi cezalandırılamayacaktır. 

Savunma hakkı; kişilere ait en temel haklardan biri olup; yargı organları nezdinde yargılanan herkes bu hakkını etkin bir şekilde kullanmalıdır. Tüzel&Gülşen Hukuk Bürosu olarak; ceza hukuku alanında dava ve danışmalık hizmetleri sunmaktayız. Ceza hukuku alanındaki hukuki hizmetlerimizi görmek için tıklayınız.

AVUKAT OĞUZHAN GÜLŞEN

Paylaş

Subscribe
Notify of
guest
0 Comments
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
error: İçerik korumalıdır